24 Ekim 2016 Pazartesi

Altın Yumurtlayan Kaz Masalı



Altın Yumurtlayan Kaz Masalı 

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde köylerden şirin mi şirin bir köy varmış. Bu köyde yoksul bir köylü çiftçi yaşarmış. Bu çiftçi kazları çok severmiş, her gün kazları beslermiş ama bir kazı varmış ki çok özelmiş. Özelliği ise altın yumurtluyor olmasıymış, çiftçi her gün altından olan yumurtayı şehre götürüp kuyumcuda bozdurup parasını alırmış.

Bu böyle giderken yoksul çiftçi giderek zenginleşmeye başlamış, zenginleştikçe çiftçi değişmiş artık para kazanıp geçinmek için çalışmaya gerek duymuyormuş. Çiftçi her gün altın yumurtlayan kazın yumurtasını satarak geçiniyormuş. Çok geçmeden çiftçi gereksiz şeylere para harcamaya başlamış. Günlük bir yumurtadan gelen para bir süre sonra yetmemeye başlamış.

Çiftçi artık kazını sevip okşamıyor ona eskisi kadar değer verip sevmiyormuş. Çiftçi zamanla kazının karnında bir hazine olduğunu düşünmeye başlamış. Eğer kazı kesip karnındaki hazineyi alırsa ömür boyu zengin yaşayacağını düşünmüş. Çiftçi aç gözlü olmaya başlamış ve bir gün elinde bir bıçak ile kümese girmiş. Kaz çiftçiyi öyle görünce kaçmaya başlamış.

Çiftçi kararlıymış, kazı yakalamış ve anında kesmiş. Hemen kazın karnını kesip merak içinde karnına bakmış ama bir de ne görsün? Kazın karnı ne altın doluymuş ne de hazine varmış…

 Aç gözlülük yaptığını o anda anlamış ve pişman olmuş. Fakat kaz öldüğü için iş işten çoktan geçmiş.

9 Ekim 2016 Pazar

Tek Gözlü Alageyik Masalı



Tek Gözlü Alageyik

Avcılar bir gün ava çıkmış. Avcılar gördüğü geyiğe ok atmaya başladı. Nihayetinde avcıların attığı oklardan biri güzel bir alageyiğin gözüne geldi. Ve onun gözünü çıkardı. Böylece alageyiğin tek gözü kaldı. Sonra bir gün bir deniz kıyısına vardı, otlamaya başladı. Bir yandan da can korkusu yüreğinde kıpır kıpır oldu. Alageyik daha sonra:

 - En iyisi dedi. Tek gözümü karadan yana çevireyim,üstelik çok dikkatli olayım. Belki avcılar falan gelir de onları göremem sonra. Hem denizden adama bir kötülük gelmez. Kör gözümü de ondan yana veririm olur biter.

 Alageyik bu dediğini bir güzel yaptı. Sonra başladı otlamaya.Derken denizde bir sandal belirdi, içinde de bir sürü adam geyiği görür görmez hemen okla yaylarına davrandılar,tek gözlü geyiği gafil avlayıp vurdular. Alageyik oku yedi sonra hemen yere yıkılıverdi.

 - Ah ah dedi ölürken Ne umdum ne buldum. Kara tehlikeli deniz güvenliydi güya. Ama ölüm denizden çıkageldi. Her zaman beklenen olmaz. Bir şeyin güvenli olduğunu sanırız. Oysa güvenilir çıkar, iyi sanırız kötü çıkar. Onun için her zaman temkinli olmalıyız.

Bülbül ile Atmaca Masalı



Meşe Dalında Öten Bülbül ile Avcı Atmaca Masalı

Bir gün güzel sesli bülbül meşe dalında şakır şakır ötüp duruyordu. Atmaca onun sesini duydu.
 - Aman ne güzel dedi. Açlıktan karnım zil çalıyor. Bari şu bülbülü yiyeyim de açlığımı gidereyim. Sonra sektirmeden çullandı bülbüle ve onu kıskıvrak yakaladı. Bülbül:

 - Bırak beni atmaca kardeş, dedi. Benden ne olur sana? Bir lokmacık kuşum ben. Etim ne, budum ne? Ben senin dişinin kovuğuna bile gitmem. Sen beni bırak da daha büyük kuşlara git onları avla ve karınını doyur. Atmaca bıyık altından güldü:

 - Beni kandıramazsın, dedi. Ben tutacağımı tutmuşum. O yüzden şimdi seni bırakayım da hiç görmediğim, bilmediğim başka avların peşine mi düşeyim? Yok öyle yağma bülbül. Çoğu düşünüp az ile yetinemeyenler, bir gün azı da bulamazlar. Üstelik ellerindekileri de kaçırırlar. Bunu böyle bilmeli, akıldan da hiç çıkarmamalıyız.